0

Değişen ve Gelişen Ürünler

Posted by M. Gizem Akbulut on 01:15 in
Telefon Açabilen Bitkiler...

Nyu Universitenin üzerinde çalıştığı bir çalışma bu.Bitkinin toprağında su kalmadığı zaman aynı alarm sistemlerinin belirlenmiş telefonları aradığı gibi,bitki önceden belirlenmiş telefon numarasını arıyor.Kayıtlı olan ses kaydı size bitkinizin sussuz kaldığını haber veriyor.Bitkilerine çok hassas olan insanlar için güzel bir uygulama olmuş.Ne kadar ticari değeri vardır ?Burası tartışılır işte.

Ses Geçirmeyen Camlar

Ses geçirmesini azaltan,çift camlar, izolasyon şekilleri daha önceden de vardı.Fakat bu camlar hem sesi hemde ısıyı çok daha iyi koruyor.Camın yapısı daha önceki örneklerinden farklı olarak ince tasarlanmış.Sebebi iste camın esnek olması.

Uzmanlara göre sesi engellemenin yolu ses titreşimlerini tutmakmış.Bu camlarda eklenmiş özel parçalarla esnek yapıya sahip ve bu sayede ses titreşimlerini kendi de titreşerek abzorbe ediyor.Su an kullanılan parçalar transparan olmadığı için piyasa çıkarılmamış.Uzmanlar parçaları da transparan hale getirdikleri anda ki buna tahmini sure olarak 5 yıl veriyorlar, piyasaya urunu cıkaracaklar.Peki bu ürünün ticari değeri olur mu? Bu sorunun cevabı tartışılmasız evettir.Bir çok plazada bu camların kullanılacağı su götürmez gerçek.


Uyku Algılayıcı

Mercedes Benz firması sürücü konforu ve güvenliği konusunda her zaman idialı bir firma. Park sensorleri,koltuk ısıtıcıları,ışık algılayan farlar ve yağmur sensörleri derken bir de uyku sensörü çıkarmışlar.Şu anda hala çalışmalarını sürdürüyorlarmış. Benim asıl merak ettiğim sürücünün uykusunun geldiğini algıladıkları zaman ne olacak? Araba kendini kapatıp gitmeyecek mi veya sürücünün suratına su mu püskürtülecek? Ticari değere gene baktığımızda çok bir fayda sağlayacak ürün değil.Her kişi zaten uykusunun geldiğinin farkında değil midir? Maksat uykuyu giderebilecek uygulama yapmakta.



YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN...


0

Outdoor(açıkhava) Reklam

Posted by M. Gizem Akbulut on 14:48 in
Türkiye'de nedense çok yaratıcı outdoor(billboard) reklamlar olmasada aslında reklamcılıkta çok önemli bir kalem outdoor reklamlar.Outdoor reklam adından belli olabileceği gibi dışarıda sürekli görebileceğimiz alanlara konulan reklamlar.Bu alanlar yoğun araç trafiğinin olduğu yerlerdeki billboardlar,saha içi(basketbol,futbol sahaları gb.)alanlar,havaalanları, yolcu taşima araçlarının üstü ve yine yoğun araç trafiği yaşanan yerlerdeki duvar reklamlari.

Outdoor yani açıkhava reklamcılığının diğer reklam kalemlerimden ayrılan bir çok noktası var. İlk ve bana kalırsa en önemli noktası insanları bu reklamları görebilmesi için maliyet veya zaman harcaması gerekmiyor.Tv reklamlarında yüksek ücretler ödeyerek en çok izlenen kanallara reklam veriyorsunuz ve reklamınızın prime-time denilen yani en çok tv izlenen zamanda gösterilmesi için veya çok izlenen dizilerin arasında gösterilebilmesi için ekstra ücretler ödüyorsunuz.Buna karşılık sizin hedef aldığınız kitlenin sadece bir kısmı o saate o kanalı izliyor.Keza radyo ve internet siteleri içinde bu geçerli.Outdoor reklamlara baktığımız da ise herkes mutlaka dışarı çıkıyor ve yoğunluğuna göre koyduğunuz bölgeden geçen insan sayısı ile diğer alanlara verdiğiniz reklamlarda izlenme sayısı arasında büyük farklar olduğunu düşünüyorum.
Outdoor reklamlarının da bir takım dezavantajları yok değil tabi.Ürününüz ne olursa olsun bir hedef kitleniz var, fakat outdoor reklamlarda sadece bu hedef kitleye ulaşmıyorsunuz genel bir kitleye ulaşım söz konusu.Bahsettiğimiz ürün bir erkek traş losyonu olsun,siz outdoor reklamlarda bayanlara da ulaşmış oluyorsunuz veya çocuklarada.Fakat şunu da gözden kaçırmamak gerekir ki bugünün hedef kitlesinde olmayan bir takım insanlar gelecekte sizin hedef kitlenizi oluşturabilir.Bu durumda da sizin marka bilinirliğiniz sayesinde o kitlelere ulaşımınız daha kolay olacaktır.
Yazımın en başında dediğim gibi Türkiye'de çok yaratıcı outdoor reklamları yok,yurtdışında ise çok yaratıcı,ilgi çekici ve aynı zamanda ilginç uygulamalar var.Reklamcıların bu alanda da bir çok yenilikle geleceğini umuyor,sizlere birkaç örnek göstererek yazımı tamamlıyorum.
Gözleriniz açık,yaratıcılığınız devamlı olsun:)








0

Birazda Gülelim:)

Posted by M. Gizem Akbulut on 14:34 in
Farklı bir pazarlama anlatımı:))
Yaratıcı üniversite hocası öğrencilerine pazarlamayı anlatıyor;
1. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz ve yanına giderek "Çok zenginim. Evlen benimle!" dediniz. Bu, doğrudan pazarlamadır.
2. Bir grup arkadaşınızla katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Arkadaşlarınızdan biri kızın yanına gitti ve sizi işaret ederek kıza "O çok zengin. Evlen onunla!" dedi. Bu, reklamdır.
3. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz ve yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün arayıp "Çok zenginim. Evlen benimle!" dediniz. Bu, telepazarlamadır.
4. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Kalkıp kravatınızı düzelttiniz, ona doğru yürüyüp içkisini tazelediniz, arabanın kapısını açtınız, çantasını düşürünce eğilip aldınız, küçük bir gezinti teklif ettiniz ve sonra "Bu arada ben çok zenginim. Benimle evlenir misin?" dediniz. Bu, halkla ilişkilerdir.
5. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanınıza geldi ve "Duyduğuma göre çok zenginmişsiniz. Benimle evlenir misiniz?" dedi. Bu, marka bilinirliğidir.
6. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp "Ben çok zenginim. Evlen benimle!" dediniz. Suratınıza okkalı bir tokat yapıştırdı. Bu, müşteri geribildirimidir.
7. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp "Ben çok zenginim. Evlen benimle!" dediniz. O da sizi kocasıyla tanıştırdı. Bu, arztalep uyuşmazlığıdır.
8. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaştınız, ama siz birşeyler söyleyemeden önce biri gelip ona "Ben çok zenginim. Benimle evlenir misin?" dedi ve kız onunla gitti. Bu, sizin pazar payınıza göz koyan rekabettir.
9. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp "Ben çok zenginim, evlen benimle!" diyecekken karınız geldi. Bu, yeni pazarlara girememektir.
KARİKATÜRLER

0

Do it yourself

Posted by M. Gizem Akbulut on 04:39 in
Do it your self yani kendin yap tüm dünyayı saran yeni bir trend.Yeni trend dediysek yeni çıktı değil sadece yeniden moda oldu.İlk çıkışı 1950'li yıllarda geleneksel tüketici toplumuna karşı bir tepki olarak oluşmuş.Geleneksel tüketiciler fabrikasyon, aynı ürünleri sunarken,entel olarak tabir ettiğimiz kişiler bu ürünlerin her kişinin kendi bilgi birikimiylede yapılabileceğini savunmuş.Her olgunun verimli kullanılabilme kuralları varolduğu gibi DIY'ın da bir takım kuralları var.Bunları sıralamamız gerekirse;

1)Kendi yaptığınız ürünün fabrikasyon üründen daha ucuza mal olmalı.

2)Fabrikasyon ürünle görünüş olarak rekabet edebilmeli.

3)En az fabrikasyon ürünler kadar sağlam olmalı

4)Fabrikasyon ürünle aynı işlevi gerçekleştirebilmeli.

5)Ürettiğiniz ürünün kalite standartı fabrikasyon ürünlerin standartına eş veya daha iyi olmalı.

Üstte yazdıklarımız varolan ihtiyacımız karşılanamadığı zaman bunu karşılamanın yolu olarak kendimizin bu ürünleri yaratmasıyla ilgiliydi.2000'li yıllarda bu kadar marka,bu kadar ürün çeşidi ve kampanyalar varken direk kendimizin yapmasına çok ihtiyaç kalmadı.Ama bu durumda da kendi markamızı ön plana çıkarmak için DIY'dan yararlanmamız gerekiyor.Kendin yap kavramı firmaların maliyetlerinin düşürülmesi açısından pazarlamacılara güzel bir çözüm yolu.Bu uygulamayı kullanan ünlü firmalardan ilk akla gelenler ise IKEA ve Pegasus.
Ikea ve Pegasus bizlere ürünleri en düşük fiyatla sunmasıyla ön plana çıktı.Peki en düşük fiyatı yakalamak için neleri feda etmemiz gerekir? Düşük fiyat demek maliyetleri azaltmak demek,maliyet kavramına giren kalemlerden kaliteyi koruyarak indirebileceğimiz tek kalem ise personel masrafları.


Ikea'dan mobilya aldığınız zaman ikea bu ürünü eve teslim etmiyor,montaj tamamen size ait hatta ürünü depodan siz bulup alıyorsunuz.Bu da ikea'nın eleman ihtiyacını en aza indiriyor bu sayede de bu masraflar ürün fiyatlarına eklenmediği için ürün fiyatları minimize edilmiş oluyor.


Pegasus ise bu kavramı kullanan ilk Türk markası diyebiliriz.Pegasusda da koltuktan kalktığınız zaman kemerleri sizden düzeltmeniz bekleniyor.Sizin rahatınız için talep ettiğiniz ayrıcalıklardan da ücret alınıyor ve aynı zamanda check-inleri makinalardan kendi başınıza yapabiliyorsunuz. Bunlarda gene eleman ihtiyacını aza indirerek ekonomik fiyatlara gelme amaçlı yapılan yenilikler.

Sadede gelirsek vizyon sahibi olan her firmanın DIY kavramını tıpkı Ikea ve Pegasus gibi bünyelerine entegre etmeleri fark yaratmak adına doğru bir çözüm olacağı düşüncesindeyim.

0

Deneme Aynası

Posted by M. Gizem Akbulut on 13:26 in
Her zaman dile getirildiği gibi yeni gelişen ürünlerin yaratılmasında geliştirilmesinde en büyük etken biz insanların buna ihtiyaç duyması.Cisco'da kendi alanında geliştirilebilecek inanılmaz bir ürün yaratmış.Onlar bu ürüne ne isim verdiler bilmiyorum ama bana göre en çok uyan isim deneme aynası.
Erkeklere müjde,artık kıyafet almak için giyip giyip çıkarma dönemi bitti.Bayanlar bu yorgunluktan,erkekler bekleme veya giyinme üşenmesinden firmalarda bollaşan, kirlenen ürünlerden kurtuluyor.Yeni ürünlerin başarılı olarak sayılması için en büyük etkende bu değil mi?
İhtiyaç ve her yönden fayda... Uzay çağına hoşgeldiniz


0

Logo ve Renkler

Posted by M. Gizem Akbulut on 20:47 in
İnsan ilişkilerinde ilk izlenim çok önemlidir.Yeni tanıştığımız kişiyi ilk önce tanımaya çalışırız.Beynimiz karşımızdaki kişiyle yaptığımız ilk konuşma anında duyu organlarımızla bir karakter analizi yapmaya çalışır. Karşımızdaki kişinin sesi,kokusu ve görsel özellikleri bizim kişi hakkındaki ilk düşüncelerimizi oluşturur.Görsellik kimi insanlar için daha ön planda yer alır,giydiğiniz kıyafetin rengi,cinsi ve tarzı sizi bir sekilde ifade eder.

Aynı şey firmalar içinde geçerlidir.Tanımadığımız bir firma veya ürünün yüzü kullanılan logolardır.Her zaman firma ve ürünle ilgili bilgi edinebilmek adına bize yardımcı olabilecek kişileri bulamayacağımız için logoların bize hissettirdikleri o firma veya ürün hakkındaki düşüncemizi belirler.

Her rengin beynimizde anlam olarak bir karşılığı vardır.Firma imajını yansıtırken logolarda kullandığımız renkler kendimizi tanıtana kadar veya tanıttıktan sonra tüketicilerin bizim hakkımızdaki düşüncelerini sabitlemek anlamında aslında büyük önem taşır.

Genel anlamda renklerin bize ifade ettiklerini sıralamamız gerekirse;

Beyaz:İstikrarı, devamlılığı ve temizliği simgeler,nazik,yumuşak, alçakgönüllü ve asil bir renktir.Logoda beyaz kullanmak barışçıl,uzlaşmacı,doğrucu,istikrarlı ve vizyonu geniş bir firma imajı verecektir.



Siyah:Güç,tutku ve hırsı temsil eder.Konsantrasyon arttırıcı özelliği vardır.İnatçı,kolay kolay yılmayan,öz güveni yüksek bir renk olmasına rağmen Türkiye ve Avrupa'da matem rengi olarak kabul edilir,bu sebeple siyah rengi kullanan firmaların iyi yönleriyle beraber bu noktayı gözden kaçırmamaları hakim olan renk yerine konsantrasyonu arttırıcı özelliğini kullanmaları tavsiye edilir.


Sarı:Sarı, geçiciliğin ve dikkati çekiciliğin ifadesidir.Sarı renk, umutsuzluğu kaldırarak yerine neşe, eğlence ve keyif katar.Sürekli bakıldığında ise rahatsız edici etkisi vardır.Taksilerin sarı olmasının sebebi dikkat çekici olup geçici bir kullanım için varolmasıdır.Bu durumda firmanızın yaptığı iş kiralama gibi geçici bir servis değilse sarı çok yalnış bir tercih olacaktır.

Mavi:Sakinliği ifade eder.Geniş alanda kullanılması kasvetli bi ortam sağlar fakat beyaz renkle birleştirilerek açık mavi renk ciddiyet sağlaması açısından ofislerde ağırlıkta kullanılan renktir.Sezgi gücü ve karmaşık zihinsel becerileri ifade eden mavi renk daha ılımlı,yaratıcı fakat saldırgan olmayan firmalar tarafından seçilebilir.


Yeşil:Doğanın ve baharın rengidir,güveni,huzuru ve üretkenliği simgeler,gözleri ve bedeni en çok dinlendiren renk olan yeşil,sıcak havalarda serin, serin havalarda sıcaklık hissi verir.İnsanlara umut duygusunu aşıladığı gibi kendini psikolojik ve bedensel olarak iyi hissetmeyi de sağlar.Güven ön planda olan gruplarda Banka,Hastane veya gıda sektörü gibi kullanılması şiddetle tavsiye edilen bir renktir.

Kırmızı:Mutluluğu temsil eder ve kişinin iştahını açar.İnsanların üzerinde canlandırıcı,kışkırtıcı ve heyecan verici bir etki yaratır.Aynı zamanda kırmızı yaratıcılığı arttırır,insanların pozitif düşünmelerine sebep olur yani eğer bir yemek firması veya yaratıcı kimliğinizin ön planda olması gereken bir iş kolundaysanız(ör:reklamcılık) kırmızı logonuzda olmazsa olmazlardan.












0

Mobil Pazarlama

Posted by M. Gizem Akbulut on 08:31 in
Mobil pazarlama bize son dönem teknolojik gelişmeyle birlikte yenilenen pazarlama anlayışının bir hediyesi.Tanımlamamız gerekirse,mobil pazarlama başlı başına bir pazarlama stratejisi değil.Genel anlamda hızlı tüketim malları,tekstil ve bankacılık gibi sirkulasyonu hızlı olan mal ve hizmetlerin kendi pazarlama stratejilerine entegre olarak kullanılan ek bir yöntem.
Türkiye gibi cep telefonun çok yaygın olarak kullanıldığı ülkelerde mobil pazarlama firmalar için maliyeti düşük,hızlı ve hedef kitleye kolayca ulaşma imkanı sağlayan bir kampanya şekli.Dolayısıyla bu da firmaların mobil pazarlamaya doğru yönlenmelerini sağlıyor.Firmalar mobil pazarlama kampanyalarını temel anlamda iki şekilde gerçekleştiriyorlar.
İlk yöntem firmalarin teşebüsüyle gerçekleşiyor.Şöyle ki;

Firmaların kendilerinin sahip olduğu,ürünlerini kullanan müşterilerine ait izinli veri tabanlarını kullanarak yolladıkları kısa mesaj veya e-mail servisleriyle sahip oldukları müşteri veya potansiyel müşterilerine kampanyaları hakkında bilgi amaçlı yolladıkları mesajlardan oluşuyor. Bu yöntemde varolan risk firmaların tam anlamıyla izinli pazarlama yapmadıklarında bir takım müşterilerinin memnuniyetsizliğine neden olmalarıdır.Mobil pazarlamanın ilk yöntemine birçok örnek vermek mümkün.En basit örnek olarak bir takım giyim firmalarının indirim dönemlerinin SMS olarak size yollanmasını gösterebilirim.

İkinci yöntem ise markanın ilk adımı bir web platformu veya GSM şebekesine devrettiği yöntemdir. Bu yöntemi gerçekleştirebilmek için müşteriyi çekmek adına sonuna bir ödül konulması gerekir. Aynı zamanda bu ödül sebebiyle bu ağı kullanmak isteyen müşteriler tam anlamıyla izin verdikleri için izinli pazarlamanın tüm etik kurallarının gerçekleşmesini sağlamış olurlar.
Türkiye'de şu anda izinli pazarlamayı web sitesi sayesinde yapan tek bir internet sitesi var oda http://www.superteklif.com/ bu internet sitesinde kişisel bilgileriniz tam anlamıyla bir veri tabanında kesinlikle güvenli bir şekilde saklı tutuluyor ve sadece sizin izin verdiğiniz alanlarda size yollanan reklamlar sayesinde puan toplamanız sağlanıyor.Bu puanlar daha sonra vereceğiniz banka hesaplarına nakit olarak aktarılıyor.
GSM şebekesi olarak da Turkcell'in dünya da ilk ve tek olan TonlaKazan uygulaması var. Ayrıntıları http://blog.tonlakazan.com/ internet sitesinden de okuyabileceğiniz gibi temel anlamda arandıkça kontör/dakika kazanıyorsunuz.Üstte anlattığımız ödül Turkcell de bu.Buna
karşılık olarak TonlaKazan.com a girerek seçtiğiniz bir reklam tonunu,telefonunuzun arama sesi olarak ayarlıyorsunuz.Yani sizi arayanlar normal telefon tonu yerine reklam dinliyorlar.

0

Etnik (Kültürel) Pazarlama

Posted by M. Gizem Akbulut on 13:54 in
Etnik(Kültürel) Pazarlama
Globalleşen dünya...Evet dünya gerçekten çok büyük bir hızla küresel bir alan haline geliyor.Çoğu kişinin bir kendi vatanı bir de yaşadığı ülke var.Tabi bu durumda bir takım sonuçlar ortaya çıkarıyor.

Kişiler nerede doğup,büyüdülerse oranın yaşam şekline alışırlar.Daha sonra siz bu kişileri alıp farklı ülkelere götürürseniz,tükettikleri ürün ve hizmetler kendi kültürlerine en yakın olan grup olacaktır.İşte bu noktada stratejistler yeni bir strateji, uygulama yarattılar,Etnik Pazalama...

Etnik pazalama farklı etnik kökenlere sahip olan bir pazarda,yaygın olan kültürel yapıya göre pazarlamanın fonksiyonlarının kullanılması olarak tanımlanabilir.

Etnik pazarlama iki türlü pazarda kullanılıyor.İlki eğer ülkeniz sınırlarında çok fazla etnik kökeni farklı kişi varsa siz ürününüzü veya hizmetinizi daha geniş bir pazarda satabilmek için,farklı etnik kökene sahip olan gruba yönelik yaptığınız reklam ve ürün gelişme çalışmalarıyla pazar payınızı arttırabilirsiniz.

Buna en iyi örnekte Almanya.Şu anda Almanya'daki Türklerin sayısı yaklaşık 2.7-2.8 milyon.Bunu gören Alman elektrik dağıtım firması Leipzigli reklam kampanyasında etnik pazarlamadan yararlanarak göçmenlere hitap etmeyi hedeflemiş.Reklamda oynayan bayan oyuncunun aksanlı almancasından göçmen olduğu anlaşılıyor.Bu da almanyada yaşayan göçmen vatandaşları kendilerine çekmeye yaramış.Aynı zamanda bir pazar araştırması yaparak farklı kökendeki vatandaşların alışkanlıklarını belirlemişler.Yabancı nüfusunun çoğunluğu Türk olan bir pazarda olan Leipzigli Türklerin birbirlerine olan bağın çok kuvvetli olduğunu ve birbirlerine tavsiye ettikleri ürünlere göre alışveriş yaptıklarını dile getirmiş.Tabi firmada bu araştırmadan sonra Türkler arasında ağızdan ağıza pazarlama yönteminin uygun olduğunu tespit etmiş.Uygulamalarını buna yönlendiren firmanın satışlarında azımsanamayacak artış söz konusu olmuş.

Bir diğer kategoride siz ürününüzü farklı bir ülkede satıyorsanız.Elbetteki bu durumda o ülkenin kanunlarına uyumla ürünleri nasıl bir takım revizyona götürmek zorunda kalınıyorsa aynı şekilde müşterilerin yapısına görede ürünlerde farklılaştırma yapılmak zorunda.Bununda en güzel örneği Mc Donald's...

Bildiğiniz gibi Mc Donald's Tr'de asla domuz ürünleri bulamazsınız,bunun yanısıra bizlerin ağız tadına uyması adınada Mc Turco diye yeni bir ürün çıkardılar.Mc Donald's Almanya'da ise daha farklı uygulamalar gerçekleştiriyor.Her ay kendine bu ayın konsepti diye bir olgu yaratmış.Bir ay Meksika ayı olarak ilan ediliyor ve o ay meksika usulu acılı hamburgerler yapılıyor.Sadece bölge olarak değil kişi adı olarak da konsept belirleniyor.En meşhur alman manken Heidi Klum ayı var mesela.Bu ay Heidi Klum'un yarattığı az kalorili hamburgerler satışa sunuluyor.Bu gibi kampanyalarla almanların surekli ilgisi canlı tutulmaya çalışılıyor.Mc Donald's İngiltere'de de farklı ürün gruplarına sahip.Bacon adı verilen domuz ürünlerinden yapılan hamburgerleri var.Aynı bizde bulunan Big Mac şeklinde baconlı hamburgerler yiyebiliyorlar.Yada ingilizlerin meşhur fasulye gibi sebzelerde içeren ingiliz kahvaltıları da İngiltere Mc Donald'sın ürünleri arasında yer alıyor.
Yukarda verdiğim örneklerle anlatmaya çalıştığım etnik pazarlama aslında sizin müşterinizin ihtiyacını belirleyip onları tatmin etmekten geçen karşılıklı menfaate dayalı bir sistem. Sürekli farklılaşmaktan bahsediyoruz.Yaratıcı olmaktan bahsediyoruz.İşte size farklılaşmanın ve yeniliklerin rotası etnik pazarlama.

0

Bunlari Biliyor musunuz?

Posted by M. Gizem Akbulut on 18:36 in

İnternetteki çok iyi bildiğimiz firmalarla ilgili ilginç bilgilerden derlemeler;
1)Coca-cola piyasaya ilk çıktığında rengi yeşildi.
2)Üzerinde barkodu bulunan ilk urun Wrigley’s marka sakizdi.
3)Amerikan Havayollari 1987 yilinda first-class da sunulan salatalardan bir adet zeytin
eksiltmek suretiyle 40.000 USDkâr etmistir.
4)İlk çamaşır makinesinin 1907 yılında Hurley Machine tarafından icat edildiğini ve az
sürede başka birine satıldığını,
5)Türkiye dahil tüm satıldığı ülkelerde, çikolatalı ürünler kategorisinde lila renginin
kullanım hakkı sadece Milka’ya ait. Lila rengi, Avrupa’da marka olarak tescil altına
alınabilmiş tek renk.
6)Dünya genelinde en çok tanınan markalar; coca-cola, microsoft, nokia, intel ve toyota’dır.
7)Lüks marka düşkünlüğünde %86 ile Mısır birinci, %81 ile Hindistan ikinci, %79 ile
Filipinler üçüncü ve % 75 ile Türkiye dördüncüdür.
8)Michael Jordan` ın Nike reklamlarından bir senede kazandığı para, Malezya` da ki Nike
fabrikasında çalışan tüm personelin aldığı senelik maaştan daha fazladır.
9)Biranın sanayi kolu olarak gelişmeye başlaması 1876 yılında Amerika da Bud Weiser
markasıyla gerçekleşti.
10)Mc Donalds'in karının %40'ı çocuk mönüsü satışından gelir.
11)Jhony Walker Black'in renginin siyah olmasinin nedeni siyahin lüksün rengi olmasidir.
12)Sony kelimesinin japoncada güneş anlamına gelir
13)Yumatu markasinin bir Türk markasıdır ve anlamı Yusuf,Mahmut ve Tuncer kardeşlerin isimlerinin başlarıdır.

Copyright © 2009 M. Gizem Akbulut All rights reserved. Theme by Laptop Geek. | Bloggerized by FalconHive.