0

Krizin kaçılnılmaz sonucu STRES

Posted by M. Gizem Akbulut on 19:45 in

Bugünlerde belkide dünyanın bugstress.gifüne kadar yaşadığı en büyük global krizlerden birini yaşamaktayız.Bunların birçok sebebi var tabi ama ben belkide en küçük görünen ama en büyük sorunlarından biri olan stres hakkında yazmak istedim.

Stresi ortaya çıkaran başlıca 3 faktörden bahsedebiliriz

1.Bireyin kendisiyle ilgili stres kaynakları

2.Bireyin iş çevresinin yarattığı stres kaynakları

3.Bireyin içinde bulunduğu genel çevrenin yarattığı stres kaynakları

Bireyin kendisiyle ilgili stres kaynaklarını açıcak olursak bu bireyin kişiliği,yaşı,ailevi durumu ve yaşam tarzı ile yakından ilgilidir.Eğer A tipi diye adlandırılan rekabetçi, mükemmeliyetçi, kaybetmeye tahammülü olmayan,aceleci,işi herşeyin önünde tutan bir kişiliğe sahipseniz strese olan yatkınlığınız oldukça fazladır.B tipi kişiliğiniz varsa ki bu kişiler iddia ve yarışmadan hoşlanmayan,heyecancız,hatayı tolere edebilen,sosyal yönü kuvvetli olan ve iş dışında bir takım hobilere sahip olan kişilerdir o zaman strese karşı duyarlılığınız daha azdır.Kişilerin sosyal ortamlarda rahatlaması konulara daha objektif bakmalarını sağlayarak strese karşı mucadele edebilme güçlerini de arttırmaktadır.

Bireyin iş çevresinin yarattığı stres de önemli olan bireyin üyesi olduğu örgütün yapısı,hakim yönetim biçimi ve iş dizaynı önemli faktörleri oluşturmaktadır.Eğer örgütün işletme politikaları ve stratejilerinin arasında küçülme,rekabetçi baskılar,bürokratik kurallar sertse kişinin stres seviyesinin artması ve buna bağlı olarak belirli seviyeye kadar veriminin artması belirli stres seviyesinden sonra ise bireyin korkularının işten atılma,şirketin küçülmesi,ekonomik durum sebebiyle bir daha iş bulamayıp ailesine bakamayacağı korkuları ortaya çıkmaya başladığı anda ise bireyin verimi gittikçe düşmeye başlar.Örgütün yapısı ve dizaynında zayıf bir örgüt kültürü varsa,rol belirsizliği ve çatışması söz konusuysa ve ilerleme imkanının ve teşvikler yetersiz ise kişilerin stres seviyeleri artacaktır.Eğer çalıştığınız ortamda konumunuz belli değilse yetki ve sorumluluğunuzun nerde başlayıp nerde bittiğini belirleyemiyorsanız bu üzerinizde ekstra sorumluluk ve yük hissi uyandırıp sizi strese sokacaktır aynı zamanda ilerleme imkanlarının azlığı ve teşviklerin yetersizliği bireylerin motivasyonunu bozacak,güç statü ve başarı güdüsü yüksek olan bireylerde strese sebep olup tatminsizlik yaratacaktır ki bunun en son sonucu olarak yetiştirdiğiniz elemanınızın belirli bir süre sonra iş aramaya başladığını ve elemanınızı kaybettiğinizi göreceksiniz.Stres seviyesinin artmasına ek olarak örgütsel süreçleri ve fiziksel koşullarıda atlamamak gerekir.örgütsel süreçlerdeki performans ölçümlerinin gizli olarak yapılması sonuçlarının ilgililerle açıkça paylaşılmaması veya fiziksel koşullar olarak aşırı sıcak,soğuk,kalabalık veya gürültülü gibi kişinin çalışma rahatlığını bozan alanlarda çalışmasıda stres konusunda kayde değer bir etkiye sahiptir.

Bireyin içinde bulunduğu genel çevrenin yarattığı stres kaynaklarında ise tamamiyle günümüz koşullarından bahsetmemiz gerekmektedir.Ekonomik veya politik belirsizlikler,satın alma gücünün azalması ve yarının emin olmayan bireylerin artması kişinin gergin olup sürekli rahatsız olmasını sağlar.Teknolojik ve sosya-kültürel çevre unsurlarıda bu başlık altında toplanabilir.Kişinin yeni teknolojiye ayak uydurması konusundaki endişeleri veya şirket kültürene ayak uydurmada zorlanması kişinin hem iletişimini kısıtlamakta hemde stres seviyesini arttırarak içine kapanmasına sebep olmaktadır.Ayrıca tam anlamıyla çevresel sorunlarda stres seviyesini arttıran faktörlerdendir.Trafik,çevre kirliliği,gürültü ve çarpık kentleşme gibi unsurlar bireylerin piskolojilerinin bozulmasına bu sebeplede stres seviyelerinin artmasına sebep olur.

Diyeceksiniz ki yukarıda yazdığın unsurların olmaması ütopik gelmiyor mu? Özellikle İstanbul gibi bir şehirde günümüz koşullarında yaşarken bize biraz ütopik gelmesi gayet normal.Madem biz koşulları değiştiremiyoruz o zaman Atipi insan modelinin bir takım özelliklerinden örneğin acelecilik gibi uzaklaşıp B tipi insan modelinin kendine ait hobiler bulma gibi kendini yenileyip rahatlatan özelliklerini alıp kendimizi eğitmemiz gerekiyor.Bu bizim kişisel anlamda yapmamız gerek gelişimler peki şirketler neler yapmalı? Bunlarıda bir kaç madde de toparlayıp yazıma son vermek istiyorum

- Çalışanların teknik ve davranışsal eğitime tabi tutulması

- Zamanı etkin kullanma becerisinin geliştirilmesi

- Katı kural ve düzenlemelerin ön planda olduğu kararlara katılımın gerçekleştirilmediği, otokratik yönetim tarzının hakim olduğu yapılardan uzaklaşılması

- İş rotasyonu, iş geliştirme ve iş zenginleştirmenin uygulanması

- Etkin bir ücret yönetimi, performans değerleme sisteminin oluşturulması

- İşe alma ve yerleştirme ile terfinin objektif esaslara dayandırılması

- Personelin ulaşım problemlerinin azaltılması(işe yakın konut veya servis)

- Personelin mutluluğuna yönelik anketler düzenlenip eksik olunan noktalarda olabildiğince düzeltilmeye gidilmesi

- İşletmede piskolojik danışma konularında seminerler düzenlenmesi

Hem çalışan olarak hemde iş veren olarak bu sistemi oturttuğumuz zaman şirketlerimizin krizden etkilenme seviyesi azalması,verimliliğin ve çalışan memnuniyetlerinin artmasının kaçınılmaz olacağı kanaatindeyim.


0

Reklam mı once gelmeli Pazarlama araştırması mı?

Posted by M. Gizem Akbulut on 17:43 in
Reklamda,pazarlama araştırmasıda firmanın tüketicinin gözündeki yerini belirleme ve değiştirmede önem taşıyan iki unsur peki hangisi önce olmalı veya bu sıra neye gore belirlenmeli?

Reklam belirli bir firmanın yani reklamcılar için finansörün ürünlerinin mevcut veya potansiyel müsterilere çeşitli araçlar kullanarak(yazılı-gorsel medya,pano vb..)tanıtılmasi ve sunulması anlamına geliyor.


Pazarlama araştıması ise ana yöntemi olan anketi sahada veya internet üzerinden belirlenen segmantasyonlardaki mevcut musteri veya potansiyel musterilere uygulatarak ortaya çıkan verilerin degerlendirilip,firmaya geri bildirim saglamasını amaçlayan bir pazarlama aracıdır.

Peki bu noktada aklıma şu soru geliyor ben bu geri bildirime gore mi reklam yapıp kendimi tanıtmalıyım?Yoksa önce kendimi tanıtıp müsterilerimin reaksiyonlarını almak için ve buna gore strateji belirlemek için mi pazarlama araştırmasında bulunmalıyım?

Reklamında,pazarlama araştırmalarının da maliyetleri azımsanacak gibi degil.Dogru zamanda dogru uygulamayı yaparsak bu uygulamalardan fayda saglayabilecegiz ama dogru zaman ne zaman?
Sanırım bu konudaki en mantıklı yöntem Reklam yayınlanmadan önce hedef kitle olarak belirlenmiş kesimden oluşturulan bir örnek küme üzerinde bir araştırma yapıp yayından önce yapılan bu testte reklamın satın alma dürtüsü uyandırıp uyandırmadığına, başta oluşturulan konsepte uygun bir mesaj verip vermediğine veya marka bilinirliligi oluşturup oluşturmadığına bakmak.Bunun üzerine elde edilen bilgiler sayesinde çalısılan ajansa geri bildirim yapılıp reklam yayınlatılmalı.
Bu aşamalardan sonra yapılan reklam calısmasının geri dönüşleri yani bilinirliğin artması ve satışların artmasından sonra müsteri memnuniyeti anketleri yapılıp bu artan grafiği devam ettirilmeye çalışılabilir.


Tabiki bu yorumlar kesin kural en verimlisi diye bir durum söz konusu değil firmaların durumları,markalarını mı ön plana çıkaracaklar(unilever veya p&g firmaları),yoksa firmalarını mı ön plana çıkaracaklar(Tofaş-Koç) gibi bir çok etken üzerinden karar veriliyor.

En önemli nokta iste müşteri profillerini iyi tanıyıp beklentilerini anlamak ve ona göre strateji oluşturmak,İşte bu yüzden pazarlama araştırma,tecrube ve yaratıcılık işi.

0

Gelişen ürünler

Posted by M. Gizem Akbulut on 03:33 in

Urun geliştirme tam olarak nedir diye düşündüğümüzde iki sonuca varıyoruz ilki var olan bir ürüne değişiklik yapılarak daha kullanışlı veya daha sevimli bir hale getirmek veya var olmayan bir ürünü yaratmak.Peki bu nasıl ortaya çıkıyor? Her yeni ürün fikri insanların ihtiyaclarına gore ortaya çıkar.Klasik örnek telefonu ele alalım once evlerimizdeydi sonra arabalarımızda da olmaya basladı en sonunda cağrı cihazı ile birleşerek cep telefonları ortaya cıktı bu insanların eğilimi doğrultusunda ihtiyaclara cevap veren bir geliştirme oldu.Peki bu ürünler her zaman yararlı mı yoksa bize zararlarıda oluyor mu? Bir düşünelim eskiden cep telefonumuz yoktu,başımıza kotu bir sey geldiginde yardım istemek zor oluyordu veya birini merak ettiğimizde ulasmamız zor oluyordu,peki ya özel hayata saygı o kadar cok kullanır hale geldik ki herkesi her an her yerde bulabiliyoruz hatta nerde oldugunu dahi gorebiliyoruz buda negatif yanı sanırım.Ben kesinlikle yeni ürünlere karşı olan biri değilim gelişen dunyada hersey gelişecektir.Önemli olan bilinçli kullanmak ne kadar ureticiler ne kadar kullanırsak onların yararına diye dusunselerde ben kullanıcı olarak yeteri kadar gerekli yerde kullanma taraftarıyım.


Pazarlamacı gözüyle ürün geliştirmeye bakarsam yorumum her yeni veya ilk seyi kim üretirse onun pazar payı daha buyuk olacağıdır bu sebeple yeni ürünler geliştirmek tuketicilerin beklentilerini arttırıp imajınızı yukseltmek kesinlikle satıslarınızda fayda yaratıcaktır.Hatta bazen kendi ülkenizde olmayan bir seyi biraz degiştirip veya aynı sekilde ulkenize getirmek bile size mutlak bir kar saglayacaktır yeterki kullanıslı gunluk hayata girebilecek bir urun olsun.Son donemlerde tüketicilerin alışveriş trendlerinin de cok degiştiğini unutmamak gerekli.Artık tüketiciler kendilerini ifade eden kendilerine ozgu urunleri satın almayı tercih ediyorlar.Bize ise düsen gorev reklam kampanyaları ile tuketicilere bizim ürünlerimizde kendilerinden bir parca oldugunu ispat etmek.Kısacası ürünler kişiselleştirilebilir olmalılar.Her ürün grubuna uygulanamasada ev eşyası,giyim ve teknolojik ürünlerde bu açıyı gözden kaçırmamak lazım.


Sonuc olarak tüketiciysen bilinçli olarak ürünleri kullanacaksın.Üreticiysende insanların senin ürününden vazgecemeyecegi kaliteli ve kalitesine gore ucuz oldugu imajını veren tüketiciyi kesin tatmin eden ürünler yaratıp(bunu illa imal etmek gerekmemekte yapılan reklam,promosyon ve satıs stratejileriyle de gayet bu imaj oturtulur)ac olan piyasaya en uygun zamanda en uygun konumlarda yerlestirerek pazar payını ve kar marjını attırmayı hedefleyeceksin.


0

Viral Pazarlama

Posted by M. Gizem Akbulut on 00:47 in

Viral Pazarlama Nedir?


Viral pazarlama, adını virüslerin yayılma şeklinden almış ağızdan ağıza pazarlamanın bir alt kategorisidir. Viral pazarlama ağızdan ağıza (WOM) pazarlamaya eşit değildir ama en önemli kategorilerinden birisidir. En temel fark, viral pazarlamanın sonunda bir aksiyon olması ve bu aksiyonun oluşabilmesi için gerekli olan medyumun da pazarlamacı tarafından hazırlanması gerektiğidir. Viral pazarlamanın yükselen pazarlama değeri olmasının en önemli nedeni, pazarlama ortamlarının yüksek maliyetlere gelmesi ve karlılıkların bu ticari ortamda, geleneksel pazarlama maliyetlerini karşılayamamasıdır.

Viral pazarlamayla ilgili birçok tanım yapılmıştır:

  • Salgın bir hastalık gibi kişiden kişiye yaylısın diye planlı bir şekilde bir fikrin ya da bir urunun bir virüs gibi serpilerek pazarlamasıdır.


  • Kendi reklâmını yapan ve kendi kendine devam eden bir tür pazarlama yöntemidir.

Kaynak:(Sabrina Helm,www.electronicmarkets.org)

Birisi sizin reklam materyalinizi (makalenizi, program kodunuzu, vs.) alır ve ulaşabildiği herkese iletir. Bu yöntemler arasında "arkadaşına öner," "arkadaşına ilet," "yazı gönder," elektronik kartlar, elektronik kitap dağıtımı, vb. sayılabilir.Bu tanımdan sonra firmaların yaptığı viral pazarlama örneklerini sizinle paylaşmak isterim.Bu tekniği hepimiz uygularken özellikle bir blog yazarı olarak kendim viral pazarlamanın bir aracı olarak nasıl firmalara katkıda bulunduğumuzu ifade etmek istedim.


İlk örnicon-Hotmail.gifeğimiz Hotmail: Hotmail. 1996 yılında Hotmail aracılığıyla gönderilen her mailin altına "ücretsiz e-mail adresinize sahip olun: www.hotmail.com" mesajını ekleyince 500 bin olan kullanıcı sayıları bir yıl içinde 12 milyonu aşmıştı.

Birdiğer örneğimizde çoğumuzun izlediği Blair Witch Project(blair cadısı) filmi.Film 1999 yılı yapımı ve sadece 60.000 dolarlık yatırım yaparak 240.000 dolara yakın bir gelir elde etmiş.Bu kadar az maliyetle bu kadar yuksek gelir firmanın akıllı stratejisi olarak filmin reklamının internet,e-mail ve forumlar sayesinde yapılması.


Son örnekte gene popüler bi dizi olan Lost'dan Lost'un yapımcıları 4.Sezonları başlarken Portekiz'in Lizbon kentinde gökten dharma sandıkların4_33_LostFOX.jpgı düşürmüşler.Lost'un pazarlamacıları tarafından uygulanan bu viral pazarlama örneği dizinin popülerliğini korumak adına başarılı bir viral pazarlama uygulaması olmuş.




0

Bizim reklamlarımız onların reklamları 2

Posted by M. Gizem Akbulut on 22:32 in

Bu seferki reklamlarda Turkiye'de de ürünleri satışta olan firmaların yurtdışında yayınladıkları reklamlarından örnekler ve tekrardan sosyal mesaj içeren bir reklam kampanyasının örneğini sizinle paylaşmak istedim.Bu arada bugun karşıma çıkan bir reklam uygulamasından da bahsetmeden gecemeyeceğim.Coca-cola zero marka bilinirliğini arttırmak için Hummer marka jeep'in limuzin tarzı(ne oldugunu tam olarak anlayamadık)bir modeliyle insanların cok gezdikleri sokaklarda tur atıyordu.Araç çok ilgi çekiyordu ve tabiki arkasında da Coca-Cola zero.


nivea.jpg


Nivea'nın selulit kreminin reklam uygulaması.

Koltuğun nivea olan kısmında good-bye celulite(güle güle selülit) yazıyor ve koltuğun diğer kısmının tarzı gerçekten selüliti andırıyor.Kesinlikle çok yaratıcı bir uygulama olmuş.Çok basit bir uygulama insanın aklında hem çok kalıcı hemde algılama olarak doğru mesajı veriyor.


Bu reklamda Turkiye'de "Yıka ve çık" mesajıyla ilk akıllarımızda kalan rejoicrejoice.jpge'un reklamı son donemlerde reklam olarak eskisi kadar aktif olmasalarda hala ürünleri piyasa da bulunuyor.Yurtdışında reklam kampanyaları devam etmekte ve bence oldukcada dogru mesaj içeren bir reklam olmuş.Belki sampuan olduğu imajını daha fazla verebilirlermiş daha iyi olabilirmiş ama önemli olan nokta reklamın amacının ne olduğu, marka bilinirliği sağlamak mı,markanın imajı mı veya markayı hatırlatmak amaclı mı sanırım burda sadece markayı hatırlatmak.İnsanların otoyolda giderken gordukleri birsey markayı hatırlamalarını alısveriş yaparlerken istemsiz olarak veya istemli olarak o markaya yönelmelerini sağlayacaktır.Reklamın amacıda ürünü bir şekilde sattırmak değil midir zaten.


axe.jpgAxe ürün grubu reklamlarında strateji olarak cinselliği ön planda tutuyor.Daha çok erkeklere yönelik bir ürün grubu olduğundan da cinsellik temaları daha çok bayanlar üzerinden ilerliyor.Axe kullanan erkeklerin bayanları kokularıyla kendilerine çektiği reklam videolarından sonra promosyon ürünü olarak bayan eteği olarak dizayn edilmiş mousepad kesinlikle hoş bir espiri.Son dönemlerde promosyon ürünü olarak ofis esyaları kullanılması da yaygınlaştı ilk öncüleri ilaç firmaları olsa da diger firmalarında geride kalır yanları yok.Hem çok kişiye tek bir ürünle ulaşabiliyorsunuz hemde müşterinize hoş bir hediyeniz oluyor.Bence uygulama olarak biraz maliyetli olsa bile reklam olarak sonucuna ve müsteri memnuniyetine bakıldığında kesinlikle verimli bir yöntem


.sosyal.jpgSon olarak gene sosyal mesaj içeren bir reklam koymak istedim.İçkili sürücüler için rezerve edilmiştir yazısı insanı bir titreyip kendine getiriyor. Arada bu şekilde uygulamalar görmek ne kadar sonucları biliyor olsak bile hatırlamamızı sağlamak açısından iyi olduğu kanısındayım.Türkiye'de engelli vatandaşların otoparkına sadece kapıya yakın olduğu için park eden vatandaşlarımız olduğu sürece aslında bizim daha çok bu reklam uygulamalarına ihtiyacımız var.


Copyright © 2009 M. Gizem Akbulut All rights reserved. Theme by Laptop Geek. | Bloggerized by FalconHive.